ACABA MİLLETE NE FAYDAM VAR?

HABER

ACABA MİLLETE NE FAYDAM VAR?

Körfezli Eczacı Caner Göçmez, kendisiyle yapmış olduğumuz röportajda önemli hususlara değindi. Göçmez, “İnsanoğlu kendisine sormalı; acaba millete ne faydam var diye. Halbuki hayat paylaşınca güzeldir. Hem öğrenmek, hem öğretmek zorundayız. Daha çok kişiyi çalışmaya ve millete iyi işler yapmaya davet etmeliyiz. Çünkü yapılacak çok iş var” dedi.

-Körfez ilçenin en önemli sorunu nedir?

İlçemizin ve ülkemizin en büyük sorunu bence; Halkımızın hayatını ekonomik, siyasi, sosyal ve entellektüel açıdan çok iyi düzenlemeli ve kurgulamalıyız. Düzenli, tutumlu ve temiz bir toplum olmalıyız. Halkımızı düzene, dakikliğe, dürüstlüğe ve disipline alıştırmalıyız. Halka nasıl çalışması gerektiğini fakir de olsa, sağlıklı ve dürüst bir hayatı nasıl şekillendirebileceğini, kendisinin ve çocuklarının sağlığını nasıl koruyabileceğini; mutlu bir aile hayatı kurmanın yollarını, hanımı ve kocanın birbirine karşı davranışı ve çocuklarını nasıl yetiştireceği konularında eğitim vermeli ve anlatmalıyız. Vatan, millet ve bayrak kavramlarını, tarihimizi kavratmalıyız. Bunları yapacak olan Aydınları yetiştirmeli ve gerçekten insanlarımızı hayata hazırlayacak iyi bir “EĞİTİM” sistemini getirmeliyiz.

-Yakın zamanda önemli bir projeniz var mı?

Evet, üzerinde çalışmaya başladığımız bir sosyal projemiz var. Ben Facebook hesabımdan bunun tüyosunu vermiştim. Lakin henüz açıklamadım. Zamanı var az kaldı.

-Projelerinizi ve katkılarınızı hep Körfez ilçesine mi yapmayı düşünüyorsunuz?

Biz siyasi ilçe başkanlarını bir araya getirdiğimizde, kedi evlerini yaptığımızda, Şehitler anıtını diktiğimizde vs. bir projeyi yaptığımızda bir kıvılcım çakmış oluyoruz. Diğer ilçe ve illerde de bu kıvılcımı birileri belki de ateşe dönüştürecektir. Örnek olmaya çalışıyoruz. Ülkesi için iyilik ve fayda vermeye çalışan insanlara özellikle gençlerimize vatanı ve milleti için faydalı çalışmaları yapmaları adına onlara örnek olacak davranışlar ve işleri sergilememiz gerekiyor. İşte biz bunu yapmaya çalıyoruz.



-İleride siyasete girmeyi düşünüyor musunuz?

Gerek bazı ülkelerin dağılması veya büyük sarsıntılara maruz kalmasının acı örnekleri, gerekse de diğer halkların iyi bir düşüncenin ürünü olan uyumlu ve düzenli hayatına dair mutluluk öyküleri sadece devleti yöneten şahısların; başkanların, bakanların, milletvekillerinin icraatları sonucu değildir. Bunlar her vatandaşı ilgilendiren meselelerdir. Erkek ya da kadın, okumuş ya da okumamış, genç ya da yaşlı herkes ülkesi ve milletiyle alakalı meseleleri düşünmelidir. Herkes kendine şu soruyu sormalıdır. Kendi ülkemizde ne işle meşgulüz, halkımızın kaderinde nasıl bir rol üstleniyoruz? Çalışma enerjimiz ve azmimiz, vatanımıza olan bağlılık ve sevgimiz en üst seviyede olmalıdır. Siyasetin içinde olmadan da bir şeyler yapabiliriz, illa girdikten sonra yapacağız diye bir şey yok. Ölmeden önce de ölebiliriz ve diğer insanlara da örnek teşkil edebiliriz.

-Gençlere mesajınız nedir?

Ben sorgulayan bir beyin taşısınlar istiyorum. Düşünsünler istiyorum. Araştıran bir gençlik, kulaktan dolma bilgilerle değil, bilinçli bilgilerle yol alan bir gençlik istiyorum. Asla ve asla hizipleşmesinler. Ben bir ağabeyleri olarak buradayım, her konu için destek olmaya hazırım. Gençler birbirlerini sevsinler bizim paylaşamayacağımız hiçbir şey yok.



-Geçtiğimiz günlerce çöpçü kıyafeti giyerek 3 gün gönüllü çöpçülük yaptınız ve ulusal basına dahi çıktınız. Bunu yapmanızdaki amaç neydi? 


Amacım; severek ve topluma olan faydalı olan her işin güzel olduğunu ve mutluluk verebileceğini, çöpçülüğün de topluma hizmette önemli bir görev olduğunu göstermek için yaptım.   Eczacılık yaparsınız, ilaç hazırlar insanların sağlığına kavuşmasında aracı olursunuz, bu mutluluk verir. Çöpçülükte de, yaptığınız hizmetle çevreyi temiz tutar, yaşanabilir hale getirirsiniz, toplum hizmeti verirsiniz, bu da insana işini sevdikten sonra mutluluk verir. Önemli olan topluma faydalı bir insan olmak ve bu alanda görevlerini yerine getirmektir. 3 gün boyunca hem bu mutluluğu yaşadım, hem de temizlik görevi yapan çalışanların sorunlarını dinledim, yaşadıkları sıkıntıları anladım. Evlerden, iş yerlerinden atılan çöplerin nasıl poşetlere konulup atılması gerektiğini, mesleğin zor ve riskli yanlarını öğrendim. İnsan kendine hizmet eden caddelerin, sokakların,  parkların, ormanların, akarsuların, göllerin, denizlerin kısaca doğanın çevresini temiz tutması ve koruması gerekiyor. İnsan olmadan çevre ve diğer canlılar rahatlıkla varlıklarının sürdürebilir. Fakat çevre olmadan insanın varlığını sürdürmesi mümkün değil. İşte bu duyarlılığı toplumda artırabilmek ve dikkat çekebilmek adına aldığım izinle gönüllü temizlik işçisi olmaya karar verdim. Yapılabilecek en zor işlerden birisi. Çöp ve çöp suyunun kokusunu ciğerime çektim. Bu sektörde hizmet veren insanlara saygı duymalı ve bunu göstermek için de poşetlerin ağzını mutlaka bağlamalıyız. 25 derece sıcaklıkta, çöp kokusu ve bunaltıcı hava etkisinde terleyerek bu hizmeti yapmak kolay değil. Kendilerine hem hizmetleri, hem de bana gösterilen yardım ve ilgi için teşekkür ediyorum.

-Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Herkes avukat, doktor, mühendis, eczacı vs. olmak ister. Zordur bu üniversiteleri kazanmak ve bitirmek. Yorulursun ama sonrasında değer. Para kazanmaya başlarsın; yuvanı kurar, evini alırsın. Sonra iş arabanı almaya gelir, onu da alırsın. Yaz tatilleri, kış tatilleri seni bekler. Hayatın kolaylaşır ama bir doygunluk vardır artık. Eskisi kadar mutlu olamazsın. Duygularını yaşayamazsın, toplumdan kopmaya başlamışsındır. Gözün aydın paran pulun var ama kendine. Artık refah seviyen artmış, ileri görüşlü bir aydın olmuşsundur. Ama yine kendine. Kendine şu soruyu hiç sordun mu? Ne faydam vardır millete? Halbuki hayat paylaşınca güzeldir. Toplumun ileri görüşlü aydın kesimi halkın refahı ve ülkenin kalkınması için çalışmalı ve hayatlarını bu amaca adamalılar. Artık işe koyulmanın ve fayda vermenin, mesaj vermenin vakti geldi demeliler. Hem öğrenmek, hem öğretmek zorundayız. Daha çok kişiyi çalışmaya ve millete iyi işler yapmaya davet etmeliyiz. Çünkü yapılacak çok iş var. Toplumun eğitimli kesimlerinin halkın bilinçlenmesine hizmet için seferber olması gerekiyor. İşe önce kendimizden başlamamız gerekiyor. Daha sonrasında halkın eğitim ve kültür seviyesinin yükseltilmesi idealimiz olmalıdır. Konuşmalarımız ve yaptıklarımız; insanların kalbini, değişimlerin gerçekleşebileceğine olan “Umut” ve ülkede yaşam koşullarının iyileştirilmesinin “HALKIN” elinde olduğunu ve bunun için her bir vatandaşın “SORUMLULUK” alması gerektiğine dair inançla doldurmak olmalı. Evet, şimdilik bu kadar. artık çalışma zamanı. En iyi ilaç sevgidir, sevgiyle kalın. Caner.

'' Beni yetiştiren anne ve babama, öğretmenlerime; Katkıda bulunan kardeşime, eşime, eşimin ailesine, kızıma ve çevreme sonsuz minnettarım. Kendime de minettarım, çünkü ilk ayet olan İkra (oku) anlamaya, idrak etmeye çalıştım ve çabaladım. Daha çok çok çabalayacağım. Çünkü ben bir öğrenme makinesiyim. Öğrendikçe güçleniyorum.
''Bilgi bu dünyanın en pahalı hazinesidir''