Mesleği Eczacılık Ama Asıl İşi İyilik Yapmak

HABER

Mesleği Eczacılık Ama Asıl İşi İyilik Yapmak

1999 depreminde iş yeri kullanılamaz hale gelen Eczacı Caner Göçmez, o zor şartlarda kredi çekerek bir sağlık ocağı yaptırmış ve çadırda verilen hizmeti buraya taşımıştı. Takdir gören bu davranışının ardından kendini gençlere ve Körfezlilere adayan eczacı Göçmez, sosyal sorumluluğun bilinci doğrultusunda kazandığı paranın bir bölümünü yaşadığı ilçe ve ilçe halkı için harcıyor. Tam bir proje adamı olan Göçmez ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.

 

Size, Körfez’in Turan Dumlu’su diyebilir miyiz?

Eczacı Turan Dumlu, Gölcük ilçesinin çok sevdiği bir kişiliktir. Onu herkes iyilik meleği olarak görür. Dürüst bir esnaftır. Toplumun her kesimi tarafından kabul görmüş bir insandır. Ben de stajımı onun yanında yaptım. Esnaflığı da ondan öğrendim. Ama o bir idoldür. Onun gibi olmayı çok isterdim.

 

“DÜNYAYA SADECE ECZACI  OLMAK İÇİN GELMEDİM”

İnsanlara ne yapabileceğimi düşündüğümde faydalı işler yapmalıyım. Hayata sadece bir eczacı olarak gelmediğimi düşünüyorum, boş zamanlarımda projeler yazıyorum. Projelerimin arşivini tuttuğum bir ajandam bulunuyor. Hayattaki en değerli eşyalarımdan biri de o. Kazandığım gelirin belli bir bölümünü sosyal sorumluluk projelerine kullanmak istedim. Ve bu uğurda çalışıyorum.

 

Marmara Depremi sonrası yaptırdığınız sağlık ocağı konusunu bir kez daha hatırlatabilir misiniz?

1999 depreminde eczanemizin karşısında YARKO adı verilen bina yıkılmıştı. Bu bina içerisinde sağlık ocağımız vardı. Sağlık ocağı yıkılınca sağlık hizmetleri Ukraynalıların çadırında verilmeye başlandı. Ancak bu yeterli gelmiyordu ve çadırda sağlık hizmeti vermek oldukça zordu. O dönem benim eczanem de 4 ay kapalı kaldı. Yanımda çalışan bir elemanım da vefat etmişti. Ben de üstüne üstük yeni evliydim.

“BU KENTTE KALMAYA  KARAR VERDİM”

Arkadaşlarım İstanbul’da yeni bir eczane açmam için bana bir yer ayarladılar.  Depremin olduğu gün balayındaydım ve 2’nci günü apar topar kentime geri geldim. Ben 9 gün boyunca çalışan tek eczacıydım burada. 5 gün boyunca 12 saat uykuyla çalıştığımı bilirim. Bu mücadele bana öylesine haz verdi ki bu kentte kalarak bu kent insanına hizmet etmeye karar verdim.

 

“1999 DEPREMİ  BENİM İÇİN MİLAT”

Dönemin belediye başkanı Erhan Yenilmez ve MHP ilçe Başkanı Zeki Gürsu’nun istekleriyle, şuanki diş polikliniğinin bulunduğu eski adıyla Zülfikar Polikliniğine bütün ilaçlarımı taşıdım. Burada vatandaşa ücretsiz olarak ilaç verdim. Halk Bankası’ndan o dönem kredi çektim ve yıkılan sağlık ocağının yerine bir sağlık ocağı yaptırdım. Dr. Hüseyin Naz Sağlık Ocağı olarak bu binada sağlık hizmetleri verilmeye başlandı. Belli bir süre sonra burası da yetersiz kalınca burası daha da büyütüldü. O dönemlerden hatırladıklarım bunlar. Birlik olmayı, kenetlenmeyi öğrendiğimiz 1999 depremi benim için bir milattır.


Siyasette de bulunduğunuzu hatırlıyorum. Doğru mudur?

Evet doğrudur. Yaşım 30’u gördüğü yıl yani 2002 yılında siyasete girmeye karar verdim. Gençlere örnek olabilme adına siyasete girdim. Genç Parti’den milletvekili adayı oldum. Körfez’de o dönemde Muzaffer Baştopçu AK Parti’den, ben de Genç Parti’den aday oldum. Gebze’den girip Yalakdere’den çıktım. O yüzden Körfez’in her mahallesini bilirim, Kocaeli’de her bölgeden birçok insanı tanırım ve dostluk yaparım. O dönem bana çok şey kattı. Siyasette yapı taşı insandır. Bu yapının içerisindeki ilim, irfan, hikmet sahibi insanlar çoğaltılırsa siyasetin de güzelleşeceğini ve düzeleceğine inanan bir yapı taşımaktaydım.

 

“OKUL MÜDÜRLERİNİN  İMKANLARI KISITLIYDI”

İlçemizdeki okulların müdürleriyle tanışmaya başladım. Eğitim adına ne yapabilirim diye bir araştırmanın içerisine girdim. O zamanlar Fatih Projesi diye bir şey yoktu. Okul müdürlerinin imkanları kısıtlıydı. İlçemizdeki okullara ilk etapta yaklaşık 8 tane tepegöz aldım. Daha sonra köylerden talepler gelmeye başladı, onları da elimden geldiğince gidermeye çalıştım. Daha sonra Fen Lisesinde ciddi manada bir yatırım yaptık. O dönem Aynur Birinci okulun müdürlüğünü yapıyordu.

“ELİMDEN GELDİĞİNCE YARDIM ETTİM”

Türkiye’nin gelecekteki beyin takımının yetişebileceği bir okuldu burası. Sağ olsunlar katkımız sonrasında okulun bir duvarına adım yazıldı. Bu benim için çok onur verici bir olaydı. Eczacılık ve Tıp Fakültesinde okuyan öğrencilerimize de burs vermeye başladım. Diğer okullardan da durumu iyi olmayan öğrenciler getirildi ve hiçbir zaman geri çevirmedik. Yaptıklarımız duyuldukça artık önüme CV’ler gelmeye başladı. İş isteklerinde bulunanlar oldu. Elimden geldiğince insanlara yardım ettim ve bunun verdiği haz ve mutluluğun paha biçilemez olduğunu anladım. 

 

Dernekçilik çalışmaları yapıyor musunuz?

Genç İşadamları Derneği, Elazığlılar Derneği, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Gönüllü İtfaiyeci ve Mahalle Afet Gönüllüleri Derneklerine üyeyim. Hepsinde de proje yapmaya çalıştım. İnsanlara faydalı olmaya çalıştım. Tütünçiftlik’te bugüne kadar yazılı hiçbir proje yapılmamıştı. Ben yaklaşık 6 sayfadan oluşan bir proje hazırladım. O dönem Ayşe Pehlivan’ın başkanlığını yaptığı Günışığı Derneği ile birlikte bu projeyi hayata geçirme kararı aldık. 45 okulun okul aile birliği başkanı, ilçe milli eğitim ve ilçe müftüsünü davet ettiğimiz bir kahvaltıda projeyi hayata geçirdik.

 

“YUNUS PEHLİVAN BİNA TAHSİS ETTİ”

Projenin adı “Bit Pazarı” idi. Hepimizin evinde ve işyerinde bulunan fazla eşyaların toplanmasıyla alakalı bir projeydi. Eski belediye başkanı Yunus Pehlivan da bize Tütünçiftlik’teki Ramazan Çadırı diye bilinen binayı tahsis etmişti. Bir bayan işe aldım ve 6 ay boyunca gelen ürünleri ayırmasını istedim. Buradan elde edilecek gelirin okullara harcanmasını planlamıştık. Biz de 1 ile 10 TL arasında sembolik rakamlara bu ürünleri sattık. 45 okula teleskop ile mikroskop seti verildi.

 

Halen bu tür projelere devam ediyor musunuz?

Şuanda boş kaldıkça liselerdeki öğrencileri gezip proje hazırlamalarını istiyorum ve sponsorluklarını bizzat kendim yapacağımı söylüyorum. Maksat gençler projelere kafa yorsunlar, beyin jimnastiği yapsınlar, faydalı projelere imza atsınlar. Sadece öğrencileri değil muhtarları da geziyorum onlardan da proje istiyorum. İşte bunlarla uğraşmak benim hoşuma gidiyor.

 

HAYVAN BESLEME NOKTASI

Hayvanlar için besleme noktası yaptım. Bu besleme noktalarında yem alanları ve su alanları bulunuyor. Bir de yağmur ve kardan etkilenmemesi için üzerlerinde çatı bulunuyor. Bunların içerisine kedi yemi koyuyorum, bunu köpekler, saksağanlar, kargalar da yiyebiliyor. Hatta yere düşenleri karıncalar, salyangozlar yiyebiliyor. Sahilde iki farklı besleme istasyonu kurduk. Bir tane de iş yerimizin önünde yaptık. Tabi sahildeki besleme noktalarını bazı vatandaşlarımız çöp olarak kullanıyor ve onları temizlemek zorunda kalıyoruz. Böyle böyle geçiyor günlerimiz.

 

AÇIK HAVA KÜTÜPHANESİ

Okuyan insan projesiyle ilgili olarak üç tane kütüphane yaptırdım. Bu kentin sahillerinde ihtiyaç olan bir şeydi. Diğer sahillere de örnek olsun isledik. En büyük zorluğumuz o kitapların toplanmasıydı. O çok büyük bir zahmetti. Eczane müşterilerimiz sayesinde kitapları topladık. Yaklaşık 5 bin- 6 bin kitap topladık. 3 bin tanesi Körfez Trabzon Araplılar Derneğine gitti. Orada bir kütüphane oluşturuldu. Geri kalan kitaplar da sahillerdeki açık hava kütüphanelerine götürüldü. Oradan eksildikçe kitapları tamamladık. Şuanda elimizde hiç kitap kalmadı. Mayıs- nisan gibi yeniden kitap kampanyası yapacağız. Sahilde yürüyüş yapıp da bir bankta dinlenen insanların ellerinde kitap görünce çok mutlu oluyoruz.

 

SİYASETÇİLERE BOWLİNG OYNATTIM

İlçemizde çok saygı duyulan insanlar siyasi partilerin başında. Benim amacım tüm bunları aynı ortama taşımaktı. Yapamazsın, bir araya getiremezsin dediler. Bu söylem beni daha da kamçıladı. Nihayetinde de başardım zaten. Ben de biraz siyasetten uzaklaşıp bir oyun oynasınlar, çocukluklarına dönsünler dedim ve hep birlikte oynayabileceğimiz bir oyun düşündüm. Bu da bowling olabilir dedim ve bir bowling organizasyonu yaptım. Farklı siyasi düşüncelerdeki kişiler keyifli bir gün geçirdiler. İlçe başkanları artık her ay birin ev sahipliğinde bowlingte buluşacaklar. Aynı şeyi Körfez Belediye Meclis üyeleri için de organize ettim. Beni kırmayıp gelenlere çok teşekkür ediyorum.

 

Peki siyasete geri dönmeyi düşünüyor musunuz?

Her seçim döneminde gördüğüm 10 insandan 8 tanesi “Caner Bey, ne yapacaksın bu dönem” diye soru soruyor. Çok farklı partilerden insanlar bunu dile getiriyor. Ciddi manada da bir şeyler yapmamı istiyorlar. Çünkü bize güveniyorlar. Geçmişten geleceğe bir güven olgusu oluşturmak istedik. Bu güvenin neticesinde de güzel geri dönüşler aldım. Ancak şunu söylemek isterim, bu tür sosyal faaliyetler ve projelerin siyaset dışında da siyaset kullanılmadan da yapılabileceğinin mesajını vermek istiyordum.

“SİYASETE GİRMEDEN ALT YAPI OLUŞTURULMALI”

Bunu da başardığımı düşünüyorum.  İnsanlar siyasete girmeden önce alt yapısını doldurmalı ve yaptıklarıyla ortaya çıkabilmeli. Bir gün siyasete girmeye karar verirsem oluşturduğum alt yapı bir kriter olacaktır. Ama ben siyaset yapacağım diye bütün bu işleri yapmadım. Bir şeyleri hep birlikte yapabiliriz, kamplaşıp bölünmeye gerek yok düşüncesi için yaptım.

Gençlere mesajınız nedir?

Ben sorgulayan bir beyin taşısınlar istiyorum. Düşünsünler istiyorum. Araştıran bir gençlik, kulaktan dolma bililerle değil bilinçli bilgilerle yol alan bir gençlik istiyorum. Asla ve asla hizipleşmesinler. Ben bir ağabeyleri olarak buradayım, her konu için destek olmaya hazırım. Gençler birbirlerini sevsinler bizim paylaşamayacağımız hiçbir şey yok.

 

CANER GÖÇMEZ KİMDİR?

1972 Gölcük doğumlu. İlk, orta ve liseyi İzmit’te bitirdi. Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nden mezun. 1995 yılında askere gidip geldikten sonra 1997 yılında Tütünçiftlik’teki Körfez Eczanesini devir alarak mesleğe başladı. Evli. Alman Lisesi birinci sınıf öğrencisi bir kızı var. Eşi de KOÜ Tıp Fakültesinde doçent olarak görev yapıyor.